FARKINDALIK ÖZ BİLİNÇTİR!

29 Haziran 2013

KİM OLDUĞUNU BİLMEDEN KİM OLMAK İSTEYECEĞİNİ NERDEN BİLECEKSİN?

http://senneistiyorsunbetul.blogspot.com/2013/06/sen-zaten-ozgursun.html yazımda sorduğum "BEN KİMİM?" sorusunun cevabı BURDA!

Kendin hakkında sahip olmuş olduğun herhangi bir düşünce, ne kadar olumsuz yada olumlu olsa da senin kim olduğunu göstermez. Bu sadece bir düşüncedir.

Kim olduğun gerçeği ise düşünülemez. Çünkü, kim olduğun bütün düşüncelerin kaynağıdır. Kim olduğun gerçeği tanımlanamaz ya da adı konulamaz. Ruh, ışık, Tanrı, gerçek, benlik, bilinç, evrenin akli yada ilahi gibi kelimeler gerçeğe ulaşmış olmanın mutluluğunu çağrıştırma yeteneğine sahip olsa da senin gerçekte kim olduğunun enginliğinin tanımlanmasında çok yetersizdirler.

Kendini ne şekilde tanımlarsan tanımla: çocuk olarak ergen, anne, baba, yaşlı bir kişi, sağlıklı bir kişi, hasta kişi, acı çeken kişi veya aydınlanmış bir kişi olarak- daima, bütün bunların arkasında, Kim olduğun gerçeği vardır. Bu gerçek sana yabancı değildir. O kadar yakındır ki onun sen olduğuna inanamazsın. Ne olduğun gerçeğine, seni tanımlayan hiçbir kavramla ulaşılamaz, cahil veya aydın,  değersiz ya da muhteşem. Kim olduğun gerçeği bütün bunlardan özgürdür.  Sen zaten özgürsün ve bu özgürlüğü fark etmene engel olan şey kim olduğuna dair belirlediğin fikre bağımlılığındır. Bu düşünce, bu fikir, kim olduğun gerçeğinden seni alıkoyamaz. Sen zaten osun. Ama bu düşünce, senin kim olduğunun farkına varmanı engeller. Seni, dikkatini daima burada olana yönlendirmeye davet ediyorum kendi kendisinin farkına varılması için apaçık bekleyen şeye. Sen kimsin, gerçekten? Kafanda beliren herhangi bir görüntü müsün? Vücudunda beliren bazı hisler misin? Beden ve zihinden gecen bazı duygular mısın? Bir başkasının senin ne olduğunu söylediği misin? ya da başkasının senin ne olduğunu söylediği şeye karşı isyan mısın? Bunlar farkındalığı engelleyen birçok yollardan bazılarıdır.  Bütün bu tanımlamalar gelir ve giderler, doğar ve ölürler. Kim olduğun gerçeği gelip gitmez. Doğumdan önce, bir ömür boyunca ve ölümden sonra var olandır. Kim olduğunu keşfetmek, sadece mümkün olmakla kalmayıp o senin doğum hakkındır. Bu keşfin sana göre olmadığı şeklindeki düşünceler, şimdi zamanı değil, layık değilsin, hazır değilsin, sen zaten kim olduğunu biliyorsun, bunlar sadece zihnin aldatmacalarıdır. Bu BEN-düşüncesini incelemenin ve gerçekte ne geçerliliğinin olduğunu görmenin zamanıdır. Bu incelemede, bilinçli zekaya, ki bu sensin, sonunda kendi farkındalığına varması icin bir kapı vardır. Kendine sorabileceğin en önemli soru: Ben kimim? Bir şekilde, bu hayatının her aşaması boyunca dolaylı yollardan sorulmuş bir sorudur. Her etkinlik, ister bireysel olsun, ister kollektif, kökeninde kendi farkındalığını arayış güdüsüdür. Genelde, bu soruya olumlu bir yanıt ararsın ve olumsuz bir cevaptan kaçarsın. Bir kez bu soru belirginleşti mi sorunun hızı ve gücü gerçek cevap için arayışa yönlendirir, gerçek cevap sınırsız ve canlıdır ve durmadan derinleşen kavrama yeteneğiyle doludur.

Başarıyı da ve başarısızlığı da tattın. Belirli bir aşamadan sonra, er yada geç kim olduğunun tanımı ne olursa olsun fark edersin ki bu tanım tatmin edici değildir. Bu soruya, yalnızca geleneksel cevaplarla değil de, tam olarak cevap verilmediği sürece, sen hala cevabı bilmeye susayacaksın. Başkaları tarafından iyi de olsa kötü de olsa nasıl tanımlanmış olursan ol ve kendini nasıl tanımlamış olursan ol, bu önemsizdir, çünkü hiçbir tanım kalıcı kesinlik getiremez.  Bugüne kadar hiçbir cevabın bu soruyu tatmin etmediğini farkına vardığın an çok önemlidir. Bu an çoğu zaman manevi erginliğin anı olarak adlandırılır, manevi olgunluk anı. Bu noktada, gerçekten kim olduğunu bilinçli bir şekilde araştırabilirsin.

Gücü ve basitliğiyle Ben kimim sorusu? zihni, kişisel kimliğin köküne geri götürür, temel varsayım şu dur: Ben bir şahsiyetim. Otomatik olarak bu varsayımı gerçekmiş gibi kabullenmek yerine, daha derinlemesine araştırabilirsin. Bu "Ben bir şahsiyetim'' başlangıç düşüncesinin, her türlü stratejiye yol açtığını görmek zor değildir: daha iyi bir şahsiyet olmak, daha çok korunan bir şahsiyet, daha keyifli, daha rahat, daha kazançlı, başarılı bir şahsiyet. Ama bu en temel düşünce sorgulandığında, zihin, aradığı şeyden apayrı olduğu sanılan 'BEN'' Ie karşı karşıya gelir. Buna ÖZÜNÜ SORGULAMA denir.



Bu en temel soru olan: Ben kimim? sorusu en çok gözden kaçırılanıdır. 

Biz günlerimizin çoğunu kendimize ya da başkalarına önemli birisi olduğumuzu, önemsiz biri, büyük biri, küçük biri, genç biri, yaşlı biri olduğumuzu söyleyerek harcarız ve bu en temel varsayım hiç bir zaman doğru dürüst sorgulanmaz, Sen kimsin, gerçekten? Kim olduğunu nerden biliyorsun? Doğru mu bu? Gerçekten mi? Dikkatini ana soruya yönelttiğinde: Ben kimim? belki de senin yüz ve vücuduna sahip bir varlık göreceksin. Ama kim o varlığın farkında? Sen o nesne misin? yada o nesnenin farkında olan bilinç misin? O nesne gelir ve gider. Ebeveyn, çocuk, sevgili, terk edilmiş olan, aydınlanmış olan, zaferlerle dolu olan, yenilmiş olan da olsa. Tüm bu tanımlamalar gelir ve giderler. Bütün bu kimliklerin, tanımların bilinci ise hep varolur. Farkındalık söz konusu olduğunda kendini yanlış olarak, bir nesne gibi tanımlamak aşırı zevke veya kedere ve bitmez ızdırap döngülerine yol açar. Bu yanlış kimliğe bir son vermeye ve aslında senin, bu geçici tanımlar değil de, bilincin kendisi olduğunu doğrudan ve tamamen keşfetmeye istekli olduğunda, düşüncelerde, fikirlerde kendini arayış biter. Kim? sorusu masumca, olduğu gibi ta kaynağına kadar takip edildiğinde, muazzam ve şaşırtıcı olarak fark edilen şu dur ki: Orada tek başına bir varlık yoktur. Sadece tarif edilemez, sınırsız , diğer şeylerden ayrılamaz bir parça olarak kendini fark etme vardır. Özgürsün. Bütünsün. Sınırları olmayansın. Senin için hiçbir zemin, hiçbir kısıtlama yoktur.

Kendinde, kendin hakkında herhangi bir fikir belirir ve geri dönerek kendinin içinde kaybolur. Sen farkındalıksın ve farkındalık ÖZ bilinçtir. Tüm kimlik tanımlamalarını yok et bu ana ulaştığında. Bırak gitsinler ve geriye ne kaldığını gör. Hiç bir zaman doğmamış ve ölmeyecek olanı gör. Kendini tanımlamanın getirdiği yükten kurtulmanın ferahlığını hisset. Aslında yükün gerçek olmadığının tadına var. Var olan sevinci yaşa. 'Ben Fikri' ortaya çıkmadan önce olan, hakiki yapında ki sonsuz huzurda rahatla.

Ceviren: Harika Camalan



0 yorum:

Yorum Gönder

 
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Kategoriler

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Günün Sözü

“Hayatının, yalnız sana ait olduğuna karar verdiğin gün senin dönüm noktandır. Özürler ya da bahaneler olmadan, dayanacak, güvenecek veya suçlayacak başka kimse de aramadan. Bu armağan senindir. Bu harika bir yolculuk ve onun kalitesinden sorumlu olan da sadece sensin.

İşte hayatın gerçekte o gün başlar.” - Bob Moawad


"Uzak ve imkansız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir" Tolstoy

Facebook Beğen

Share to Facebook Share to Twitter Stumble It Daha Fazla...

Ne Yapmalı?

Hürriyet

Bana Dair

"Hayat benim için bir mum değil. O, benim için sonraki nesillere devretmeden önce mümkün olduğu kadar parlak bir şekilde yakmak istediğim görkemli bir meşaledir!"
G.B. Shaw
Bana dair tek söyleyebileceğim şey "Evren Üniversitesi, Dünya Fakültesi, İnsan Olma Bölümünde halen öğrenci olduğum...
Ve en büyük isteğim: "Sevgi sarsın insanlığı!"

© 2010 Sen Ne İstiyorsun Betül? Design by Dzignine
In Collaboration with Edde SandsPingLebanese Girls