KİM OLDUĞUNU BİLMEDEN KİM OLMAK İSTEYECEĞİNİ NERDEN BİLECEKSİN?
http://senneistiyorsunbetul.blogspot.com/2013/06/sen-zaten-ozgursun.html yazımda sorduğum "BEN KİMİM?" sorusunun cevabı BURDA!
Kendin hakkında sahip olmuş olduğun herhangi bir düşünce,
ne kadar olumsuz yada olumlu olsa da senin kim olduğunu göstermez. Bu sadece
bir düşüncedir.
Kim olduğun gerçeği ise düşünülemez. Çünkü, kim olduğun bütün düşüncelerin
kaynağıdır. Kim olduğun gerçeği tanımlanamaz ya da adı konulamaz. Ruh, ışık,
Tanrı, gerçek, benlik, bilinç, evrenin akli yada ilahi gibi kelimeler gerçeğe
ulaşmış olmanın mutluluğunu çağrıştırma yeteneğine sahip olsa da senin gerçekte
kim olduğunun enginliğinin tanımlanmasında çok yetersizdirler.
Kendini ne şekilde
tanımlarsan tanımla: çocuk olarak ergen, anne, baba, yaşlı bir kişi, sağlıklı
bir kişi, hasta kişi, acı çeken kişi veya aydınlanmış bir kişi olarak- daima,
bütün bunların arkasında, Kim olduğun gerçeği vardır. Bu gerçek sana yabancı
değildir. O kadar yakındır ki onun sen olduğuna inanamazsın. Ne olduğun
gerçeğine, seni tanımlayan hiçbir kavramla ulaşılamaz, cahil veya aydın, değersiz ya da muhteşem. Kim olduğun gerçeği bütün
bunlardan özgürdür. Sen zaten özgürsün
ve bu özgürlüğü fark etmene engel olan şey kim olduğuna dair belirlediğin fikre
bağımlılığındır. Bu düşünce, bu fikir, kim olduğun gerçeğinden seni alıkoyamaz.
Sen zaten osun. Ama bu düşünce, senin kim olduğunun farkına varmanı engeller.
Seni, dikkatini daima burada olana yönlendirmeye davet ediyorum kendi
kendisinin farkına varılması için apaçık bekleyen şeye. Sen kimsin, gerçekten?
Kafanda beliren herhangi bir görüntü müsün? Vücudunda beliren bazı hisler
misin? Beden ve zihinden gecen bazı duygular mısın? Bir başkasının senin ne
olduğunu söylediği misin? ya da başkasının senin ne olduğunu söylediği şeye
karşı isyan mısın? Bunlar farkındalığı engelleyen birçok yollardan bazılarıdır.
Bütün bu tanımlamalar gelir ve giderler,
doğar ve ölürler. Kim olduğun gerçeği gelip gitmez. Doğumdan önce, bir ömür
boyunca ve ölümden sonra var olandır. Kim olduğunu keşfetmek, sadece mümkün olmakla
kalmayıp o senin doğum hakkındır. Bu keşfin sana göre olmadığı şeklindeki düşünceler,
şimdi zamanı değil, layık değilsin, hazır değilsin, sen zaten kim olduğunu
biliyorsun, bunlar sadece zihnin aldatmacalarıdır. Bu BEN-düşüncesini incelemenin
ve gerçekte ne geçerliliğinin olduğunu görmenin zamanıdır. Bu incelemede,
bilinçli zekaya, ki bu sensin, sonunda kendi farkındalığına varması icin bir
kapı vardır. Kendine sorabileceğin en önemli soru: Ben kimim? Bir şekilde, bu
hayatının her aşaması boyunca dolaylı yollardan sorulmuş bir sorudur. Her
etkinlik, ister bireysel olsun, ister kollektif, kökeninde kendi farkındalığını
arayış güdüsüdür. Genelde, bu soruya olumlu bir yanıt ararsın ve olumsuz bir
cevaptan kaçarsın. Bir kez bu soru belirginleşti mi sorunun hızı ve gücü gerçek
cevap için arayışa yönlendirir, gerçek cevap sınırsız ve canlıdır ve durmadan
derinleşen kavrama yeteneğiyle doludur.
Başarıyı da ve başarısızlığı da tattın.
Belirli bir aşamadan sonra, er yada geç kim olduğunun tanımı ne olursa olsun
fark edersin ki bu tanım tatmin edici değildir. Bu soruya, yalnızca geleneksel
cevaplarla değil de, tam olarak cevap verilmediği sürece, sen hala cevabı
bilmeye susayacaksın. Başkaları tarafından iyi de olsa kötü de olsa nasıl tanımlanmış
olursan ol ve kendini nasıl tanımlamış olursan ol, bu önemsizdir, çünkü hiçbir
tanım kalıcı kesinlik getiremez. Bugüne
kadar hiçbir cevabın bu soruyu tatmin etmediğini farkına vardığın an çok önemlidir.
Bu an çoğu zaman manevi erginliğin anı olarak adlandırılır, manevi olgunluk anı.
Bu noktada, gerçekten kim olduğunu bilinçli bir şekilde araştırabilirsin.
Gücü
ve basitliğiyle Ben kimim sorusu? zihni, kişisel kimliğin köküne geri götürür,
temel varsayım şu dur: Ben bir şahsiyetim. Otomatik olarak bu varsayımı gerçekmiş
gibi kabullenmek yerine, daha derinlemesine araştırabilirsin. Bu "Ben bir şahsiyetim''
başlangıç düşüncesinin, her türlü stratejiye yol açtığını görmek zor değildir:
daha iyi bir şahsiyet olmak, daha çok korunan bir şahsiyet, daha keyifli, daha
rahat, daha kazançlı, başarılı bir şahsiyet. Ama bu en temel düşünce sorgulandığında,
zihin, aradığı şeyden apayrı olduğu sanılan 'BEN'' Ie karşı karşıya gelir. Buna
ÖZÜNÜ SORGULAMA denir.
Bu en temel soru olan: Ben kimim? sorusu en çok gözden
kaçırılanıdır.
Biz günlerimizin çoğunu kendimize ya da başkalarına önemli
birisi olduğumuzu, önemsiz biri, büyük biri, küçük biri, genç biri, yaşlı biri
olduğumuzu söyleyerek harcarız ve bu en temel varsayım hiç bir zaman doğru dürüst
sorgulanmaz, Sen kimsin, gerçekten? Kim olduğunu nerden biliyorsun? Doğru mu
bu? Gerçekten mi? Dikkatini ana soruya yönelttiğinde: Ben kimim? belki de senin
yüz ve vücuduna sahip bir varlık göreceksin. Ama kim o varlığın farkında? Sen o
nesne misin? yada o nesnenin farkında olan bilinç misin? O nesne gelir ve
gider. Ebeveyn, çocuk, sevgili, terk edilmiş olan, aydınlanmış olan, zaferlerle
dolu olan, yenilmiş olan da olsa. Tüm bu tanımlamalar gelir ve giderler. Bütün
bu kimliklerin, tanımların bilinci ise hep varolur. Farkındalık söz konusu olduğunda
kendini yanlış olarak, bir nesne gibi tanımlamak aşırı zevke veya kedere ve
bitmez ızdırap döngülerine yol açar. Bu yanlış kimliğe bir son vermeye ve aslında
senin, bu geçici tanımlar değil de, bilincin kendisi olduğunu doğrudan ve
tamamen keşfetmeye istekli olduğunda, düşüncelerde, fikirlerde kendini arayış
biter. Kim? sorusu masumca, olduğu gibi ta kaynağına kadar takip edildiğinde,
muazzam ve şaşırtıcı olarak fark edilen şu dur ki: Orada tek başına bir varlık
yoktur. Sadece tarif edilemez, sınırsız , diğer şeylerden ayrılamaz bir parça
olarak kendini fark etme vardır. Özgürsün. Bütünsün. Sınırları olmayansın. Senin
için hiçbir zemin, hiçbir kısıtlama yoktur.
Kendinde, kendin hakkında herhangi
bir fikir belirir ve geri dönerek kendinin içinde kaybolur. Sen farkındalıksın
ve
farkındalık ÖZ bilinçtir. Tüm kimlik tanımlamalarını yok et bu ana ulaştığında.
Bırak gitsinler ve geriye ne kaldığını gör. Hiç bir zaman doğmamış ve ölmeyecek
olanı gör. Kendini tanımlamanın getirdiği yükten kurtulmanın ferahlığını
hisset. Aslında yükün gerçek olmadığının tadına var. Var olan sevinci yaşa.
'Ben Fikri' ortaya çıkmadan önce olan, hakiki yapında ki sonsuz huzurda rahatla.