Doğum sancısından beter geçen günler, haftalar, aylar, yıllar.. Doğum dediğin bir gün iki gün sancı çekersin acının en yoğun olduğu an vardır! Sonra bir nefesle tüm acılar biter! Büyük bir huzur, derin bir mutluluk… Ve dünyanın en değerli varlığını alırsın kucağına!
Doğum bana kolay geliyor şimdi! Günlerdir, aylardır, hatta
yıllardır çekiyorum bu doğum sancısını! İnsanın dünyaya doğması kolay aslında.
En zoru KENDİNE DOĞMAK! Kendine doğmak….
Önce yaşamadığımı fark ettim. Yaşamanın anlamı o nefes al, ver olayı
değilmiş! Nefes almak hayatı; istediğin hayatı çekmekmiş tüm hücrelerine.. kim
ne der, ne yapar, nasıl tepki verir demeden.. korkusuzca nefes alarak.. tüm
hücrelerine, hücrelerinin her bir milimine… Nefes almak… özgür olmakmış onca
sınırların, engellerin, korkuların, seslerin içinde… Nefes almak, bütün
olmakmış kendinle ve tüm yaradılmışlarla….
Ve nefes vermek… Aldığın her nefesin her zerresinin
bedeninde, zihninde ve ruhunda huzur, sevgi, bütünlük ve varolmakla dolandığını
bilerek yine bütüne geri vermek… Her nefes verişte bir sonraki adımda alacağın
nefesin heyecanını hissetmek…
Kendime doğuyorum! Ve diyorum ki;
"Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum; ama ben kendimi,
henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan, düzgün
bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi
görüyorum." Isaac Newton
Ve bunu yaparken;
"Başka birisinin sana (bana) çiçek getirmesini
beklemeden,
Kendi bahçeni
(bahçemi) yarat(tım).
Ve kendi ruhun(m)u
kendin(m) süsle(dim).
Göreceksin
(Görüyorum) ki dayanıklısın
(dayanıklıyım), kuvvetlisin (kuvvetliyim)...
Ve sen (BEN) çok
Değerlisin (DEĞERLİYİM)..." V.A.Shoffstol
1 yorum:
çook hoş:)
Yorum Gönder