Gece… Sessiz… Martı sesleri var çığıl çığıl penceremde… Yine çayım elbet yanımda… Bir yandan Şebnem Ferah söylüyor: “Okyanus”
“Ne söylesem boş... Ne söylesen...o da boş... Herkes kendi hayatının kitabını yazmak için var! Bu kadar..... “diye bir ses konuşmaya başlıyor benimle! Dinliyorum! Yer yer karıştırıyorum sesleri… ben mi O sesim, O’mu benim sesim… Bilmiyorum!
Yaşamak…. Sevmek,
üzülmek, mutlu olmak, ağlamak, kızmak, bağırmak, gülmek…. Hepsi aslında bir
kitabın sayfaları için mi o zaman! Her biri harfler mi, kelimeler mi, cümleler
mi?.... Ve hatta nokta, virgül, ünlem,
soru işareti mi?
Herkes kendi kitabını yazıyor, evet… kendi kitabını… Kim memnun yazdıklarından… SEN…. bu yazıyı okuyan SEN… memnun musun kitabına yazdıklarından?
Yazdıkların arasından silmek istediğin bir şeyler var mı?....Ne var?Biliyor musun kitabına yazdığın her harf bir kere yazıldı mı silinmiyor!? Hiçbir silgi silemiyor yazdıklarını! Ondan bin düşünüp bi yazmak lazım(mı acaba!) Ya da amaaan sende deyip yaşamak mı olduğu gibi, geldiği gibi? Hangisi? Derin mevzuu…. (Kalemimin ucundan gelirse bi şeyler yazarım bi gün…)
Ne yazmak
istiyorsun? Ve ne yazıyorsun? Hayat bu iki soru arasında bir oraya bir buraya gidip
gelen sarkaç gibi! Bu sarkacın ucuna tutunmuş bir ordan bir buraya saçlarım uçuş
uçuş tu ne güzel… Taa ki benden biri “Sen Ne İstiyorsun Betül? “ diye sormaya
başlayınca bozuldu oyunum!
Küçük bir çocuğun masum hıçkırıklarıyla ağlamaya başladım! Ne yazdığımı bile anlayamadığım için, fark edemediğim için. Sanki başka bir dilde yazılmış gibi(ydi) benim kitabım! Sahi sen anlıyor musun kitabına yazdıklarını? Kalbim kırıktı, umutsuzdum, inanmıyordum mutluluğa…..
Küçük bir çocuğun masum hıçkırıklarıyla ağlamaya başladım! Ne yazdığımı bile anlayamadığım için, fark edemediğim için. Sanki başka bir dilde yazılmış gibi(ydi) benim kitabım! Sahi sen anlıyor musun kitabına yazdıklarını? Kalbim kırıktı, umutsuzdum, inanmıyordum mutluluğa…..
Ve gerçek
yolculuğum o zaman başladı! Sadece bana ait olan yolculuğum ve bu yolculuğun
kitabı… Gerçekten bana ait kitabımı işte o zaman yazmaya başladım. Ya da ne
yazdığımı bilerek, anlayarak, fark ederek yazmaya başladım… Bu nasıl bi şey? Anlatması kolay değil! Tuzlu ama
tatlı, sıcak ama soğuk, uzak ama yakın ….. gibi.. Tüm tezatları içine barındıran
bir oyunda hem yönetmen, hem senarist, hem oyuncu, hem kameraman, hem makyöz…. Hem…..
Ne kadar süre
önceydi! Bilmiyorum! Bildiğim tek şey şu: “Ne söylesen boş… Boşuna nefesini tüketme! Ben kendi kitabımı
yazıyorum! Ve biliyor musun ÇOK eğleniyorum…..Nokta!!!”
Eileen Caddy’den
rasgele bir sayfa açtım şimdi, bakın ne yazıyor?
“Mucizelerin
farkına var
Etrafında devamlı
olan mucizelerin ve harika oluşumların farkına var. Günlük yaşamın sıradan
şeyleri içinde kendini meşgul edip Benim mucizelerimi gözden kaçırmak çok
kolaydır. Yaşam asla sıkıcı değildir; en heyecanlı şeylerle dolup taşarak akıp
gitmektedir o.”
0 yorum:
Yorum Gönder