YALAN SÖYLEDİM...

05 Temmuz 2013

Kendime yabancıymışım, yalancıymışım! 

İnsanın kendine yalancı olması… Aslında fark edilmesi en zor olan yalan bu olsa gerek. Karşısındakinin yalan söylediğini kaşından, gözünden, sesinden, duruşundan bir şekilde anlamaz mı insan?  Ama kendine yalanını fark etmek, daha doğrusu kabul etmek! Dikkat edin “kabul etmek” diyorum. Bilmek başka, kabul etmek başka bir şey Bilsen de, fark etsen de kabul etmek! Evet, ben bu konuda kendime yalancıyım! diyebilmek, yürek ister(miş)!
Gelecekten, “gelecek güzel olacak” derken bile her berbat şeyin beni bulacağına inanarak öyle ümitsizmişim ki aslında! Her şey beni bulur, hep benim başıma gelir diye düşünür ve hatta üstümde yağmur bulutuyla dolaştığıma bile inanırdım o sıralar. Olaylar öyle üst üste geliyordu ki! İsyan içindeydim. Sessiz, güçsüz ve çaresizce!

“Ve öyle bir gün geldi ki, sıkı bir gonca olup kalmak, çiçek olup açma riskinden daha acı vericiydi” (Anais Nin). İşte o tokat sıkı bir gonca olarak onca acıyla (bazen fark ettiğim bazen de yok olarak varsaydığım)  artık yaşayamayacağımı anlattı bana! KENDİME kör, sağır, dilsiz, ayaksız, elsiz biri gibiydim. Bir yandan da kendim dışında herkesin gözü, sesi, kulağı, ayağı, eli, bedeni ve hayatıydım!

İçimdeki kapıları açmıştım açmasına da, hepsine hala uzaktan ve korkuyla bakar haldeydim! “Kendine güven! Motivasyonunu yüksek tut! Her şey sende bitiyor! Gücünü fark et! Kendini fark et! Her şey kolay! Her şeyi sen seçiyorsun! (o sıralar en gıcık olduğum cümle)….. “ gibi oluşturabilecek bir sürü öğüt, öğreti, kitap ve eğitimle sarmalanmış halde “İYİ DE, TAMAM DA…  NASIL?” diye soran, şaşkın şaşkın etrafına bakan bir tip olarak yaşamaya devam ettim uzunca bir süre. 


Ben kendimi bilmeden, kendim olmadan tüm bunların somut bir şeyler yapmam da faydası olmadı ama tüm bunlar gün be gün bana çok şey kattılar. Sadece hep ne yapılması gerektiği vardı, sonuç vardı ama sonuca giderken nasıl yapılacağıyla ilgili bir şey yoktu benim için!

Bilmek ama yapamamak, olamamak! Her şeyi biliriz de, uygulamaya ve bildiğimizi “OL”maya gelince yabancılaşırız bildiğimiz her neyse! Bende o durumdaydım işte.

OLmak! Görünenin arkasındaki ÖZ”ü farketmek…… Mutlu olmak için önce MUTLULUK Olmak! Nasıl yani? Nasıl anlatılır ki bu, belki Goethe’nin şiiri bunu anlatmama yardımcı olabilir:

“Mülkiyet:
Biliyorum ki ben;
Ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler dışında
Hiçbir şeye sahip değilim.
Biliyorum ki ben,
Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışında,
Hiçbir şeye sahip değilim.”


Ne dersiniz? 

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Kategoriler

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Günün Sözü

“Hayatının, yalnız sana ait olduğuna karar verdiğin gün senin dönüm noktandır. Özürler ya da bahaneler olmadan, dayanacak, güvenecek veya suçlayacak başka kimse de aramadan. Bu armağan senindir. Bu harika bir yolculuk ve onun kalitesinden sorumlu olan da sadece sensin.

İşte hayatın gerçekte o gün başlar.” - Bob Moawad


"Uzak ve imkansız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir" Tolstoy

Facebook Beğen

Share to Facebook Share to Twitter Stumble It Daha Fazla...

Ne Yapmalı?

Hürriyet

Bana Dair

"Hayat benim için bir mum değil. O, benim için sonraki nesillere devretmeden önce mümkün olduğu kadar parlak bir şekilde yakmak istediğim görkemli bir meşaledir!"
G.B. Shaw
Bana dair tek söyleyebileceğim şey "Evren Üniversitesi, Dünya Fakültesi, İnsan Olma Bölümünde halen öğrenci olduğum...
Ve en büyük isteğim: "Sevgi sarsın insanlığı!"

© 2010 Sen Ne İstiyorsun Betül? Design by Dzignine
In Collaboration with Edde SandsPingLebanese Girls