Bir orkestra kurmaya başladım yıllar ve yıllar önce….
Bebektim, tam olarak nasıl yapacağımı bilmiyordum! Ama hayatta sesim çıksın da istiyordum. Bende VARIm demek istiyordum, bebek aklımla! Bas bas bağırıp ağlamak dışında bir şey de bilmiyordum! Ah BEN…. Ne çaresizmişim!
Sonra büyümeye
başladım… O sırada annem, babam, teyzem, eniştem, erkek kardeşim, abim, ablam,
dedem, komşu, öğretmenlerim, arkadaşlarım ,…… , aklıma gelmeyen onlarca kişi…..
orkestramı oluşturmaya başladılar… Öyle ya, ben küçüktüm. Ne anlardım öyle
orkestra kurmaktan falan! Sonra her kafadan sesler duymaya başladım :” Şu iyi
çalıyor, kalsın, şu kötü çıkar… Şu şarkı güzel olur, şunu çıkar… Ayyy sen ne
biçim yönetiyorsun! Beceremiyorsun bu işi sen? Ben yaparım, dur… Olmuyor,
olmuyor… “
Sonra büyüdüm,
büyüdüm…. (Pınar’la büyüdüm… J) Bu kadar çok kişi bana orkestramı nasıl
kuracağımı öğretmeye başlayıp, her aşamaya karışınca kafam karıştı! Beceriksiz
olduğuma inandım! Eli kolu bağlı ama bunun farkında olmadan orkestrayı BEN
oluşturdum sandım! MUTLU olduğumu sanıyordum. BEN BAŞARDIM sanıyordum! Türk
filmi senaryosu tadında mutlu sonda yaşayıp gidiyordum…
En sonunda kafama
saksı düşmedi ama bi şey DANK DANK vurmaya başladı kalbime! Ve en sonunda da şu
“Sen Ne İstiyorsun Betül?”sorusunu sormaya başladım! O ana kadar hep “SEN NE İSTİYORSUN ANNE ?” vardı, ““SEN NE İSTİYORSUN BABA, TEYZE, AMCA……… ?” vardıhep
hayatımda! Ve bunun için BEN dışındaki herkes ve her şey BENİM HAYAT ORKESTRAMI yönetiyorlar(dı), ama
aslında kötü niyetleri yoktu! Biliyorum! Çünkü hepsi de benim için en iyisini
biliyorlar(dı), gerçekten iyi niyetliler(di)… (Buna yürekten inanıyorum, valla
öylesine yazmıyorum!) Onlarda kendi doğrularını yaşamak istiyorlar çünkü… Kendi
şarkılarıyla benim orkestramdaki repertuarı, sesleri ve orkestra elemanlarını belirlemeye
çalışıyorlar! Masumca… doğalca…. sessizce…. derinden… yavaşça…. Ve hatta bana repertuarımdaki
parçaları beğenmediklerini de söylüyorlar, bunu çıkar, şunu koy diye! de sürekli
müdahale ediyorlar(dı)!
Ah bu soru…. Nerden
çıktı bilmiyorum! Ne güzel(miş) hayat! BEN dışındaki herkesin hayatını
yaşıyormuşum GÜVEN içinde! Bildiğim gibi, ezberlediğim gibi… Oysa şimdi ne zor!
Bilmediğim bir ormanda kaybolmuş bir kedi gibiyim! Titrek, ürkek, çaresiz….
BEN olmak nasıl
bir şey? Bilmiyorum!
"Bir istiridye komşu
istiridyeye dedi ki:"İçimde büyük bir sancı var. Ağır ve yuvarlak; ve bana
çok ıstırap veriyor."Öbür istiridye tepeden bakar bir hoşnutlukla
yanıtladı:"Göğe ve denizlere şükürler olsun ki benim içimde hiç bir sancı
yok. İçimde herşey iyi ve tamam.” O sırada oradan geçmekte olan bir yengeç iki
istiridyenin konuşmasını duydu içinde ve dışında herşey tamam olan istiridyeye
şöyle dedi:"Evet,iyi ve tamamsın;ama komşunun taşıdığı sancı gerçekte son
derece güzel bir inci." HALİL CİBRAN"
0 yorum:
Yorum Gönder