24 Kasım 2004 tarihinde kızıma yazdığım mektuptan önceki sayfaya yazmışım aşağıda
yazdıklarımı. Bana ait değil, ama kime ait bilmiyorum maalesef. Sanırım çok
beğenmişim ki defterime yazmışım!
Bazı yerlerine ŞU AN HİÇ KATILMIYORUM ama yine de paylaşmak istedim.
Bu yazı nerden nereye geldiğime dair inanılmaz bir kanıt oldu
kendim için….. Başka bir yazımda bunun nedenini mutlaka sizlerle paylaşacağım.
Hadi, şimdi okumaya.. İyi okumalar:
“ŞAH VE PİYON
Bazen hayatımız
giren öyle insanlar olur ki; onların belli amaca hizmet etmek, bize bir ders
vermek, kim olduğumuzu ya da olmak istediğimizi bulmamıza yardım etmek için
bizimle olduklarını yüreğimizin derinliklerinde hissederiz.
Bu insanların kim
olacağını asla önceden kestiremezsiniz; belki oda arkadaşınız, komşunuz, uzun
zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız, sevgiliniz ya da belki de sadece göz
göze geldiğiniz bir yabancı. Her kim olursa
olsun, o kader anında hayatınızın bir biçimde etkileneceğini bilirsiniz.
Bazen de
hayatınızda öyle olaylar yaşarsınız ki; o anda bu olaylar size korkunç, acı
dolu, haksız gibi görünür. Ancak fırtına dindikten sonra, bütün bu olayların
üstesinden gelmemiş olsaydınız, asla potansiyelinizin, gücünüzün, azminizin ve
yürekliliğinizin farkına varamayacağınızı anlarsınız.
Her olayın bir
gerçekleşme nedeni vardır. Hiçbir şey tesadüfen, kötü ya da iyi şans nedeniyle
gerçekleşmez. Hastalık, yaralanma ve
deneyimler ruhumuzun sınırlarını test eden olaylardır. İster olaylar, ister
hastalıklar, ister ilişkiler olsun, bu küçük testler olmasaydı hayat hiçbir
yere varmayan düz ya da sıkıcı bşr yol gibi uzayıp giderdi. Güvenli ve rahat,
ancak boş ve amaçsız.
Yaşamınızı,
başarılarınızı ve düşüşlerinizi etkileyen insanlar, kimliğinizi yaratan
insanlardır. Kötü deneyimler bile birilerinden öğrenilebilir. Bu dersler en
zor, ancak büyük bir ihtimalle en önemli olanlardır.
Eğer biri sizi kırar,
ihanet eder ve üzerse, size güveni ve kalbinizi açtığınız birine karşı dikkatli
olmayı öğrettikleri için onları affedin.
Eğer sizi biri
severse, sizde bunun karşılığında onu koşulsuz sevin; sadece onlar sizi sevdiği
için değil, size sevmeyi ve onlar olmadan göremeyeceğiniz ya da
hissedemeyeceğiniz şeylere kalbinizi ve gözlerinizi açmanızı öğrettikleri için.
Her günün tadını
çıkarın. Her anın değerini bilin ve belki de tekrar yaşayamayacağınız bu andan
alabileceğiniz en fazla şeyi almaya bakın. Daha önce hiç konuşmadığınız
insanlarla konuşun, onları dinleyin, aşık olun, zincirlerinizi kırın ve
gözünüzü zirveye dikin. Başınızı dik tutun, çünkü bunun için her türlü hakkınız
var. Kendinize büyük bir insan olduğunuzu tekrarlayın ve kendinize inanın. Eğer
kendinize inanmazsanız, hiç kimse size inanmaz. Hayatınızı nasıl istiyorsanız
öyle şekillendirebilirsiniz. Kendi özgün yaşamınızı yaratın, dışarı çıkın ve
onu yaşayın.
Unutmayın, oyun
bittiğinde ŞAH ve PİYON AYNI KUTUYA KONULUR!”
0 yorum:
Yorum Gönder